PLOVDİV (FİLİBE) GEZİLECEK YERLER
- berfinozelsel
- 13 May 2024
- 9 dakikada okunur
BULGARİSTAN GEZİ REHBERİ
Plovdiv, diğer adıyla ; Filibe, Bulgaristan'ın ikinci büyük şehridir ve Avrupa'nın sürekli yerleşim gören en eski şehridir (arkeologlar, M.Ö. 6.000'de Neolitik döneme kadar uzanan yerleşim yerlerinin kanıtlarını keşfetmişlerdir).
Filibe yıllar boyunca Yunanlılar, Romalılar, Keltler, Hunlar, Slavlar, Bulgarlar, Trakyalılar ve Osmanlılar tarafından yönetilmiştir. Arnavut kaldırımlı sokakları ve Orta Çağ'dan kalma mimariye sahip Old Town'da yüzyıllara yayılan kalıntıları keşfedebilirsiniz.
Plovdiv, yedi tepenin eteğine kurulmuştur, bu nedenle sıkça "Tepeler Şehri" veya "Yedi Tepeler" olarak adlandırılır. Bulgaristan'ın batısında konumlanmış olup, en büyük Bulgar nehrini olan, Maritsa Nehri şehirden geçmektedir. Bu nedenle doğal olarak şehir ikiye bölünmüştür. Maritsa Nehri'nin kuzeyinde sadece "Kuzey" bölgesi bulunmakta olup, eski adıyla Karşıyaka olarak da bilinirken, nehrin güneyinde ise şehrin ana kısmı yer almakta olup, diğer beş bölgeyi içermektedir. Şehir, Bulgaristan'ın kültür merkezidir ve Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Burada gezilip görülecek pek çok önemli yer bulunmaktadır. Roma Amfi tiyatrosu'nu mutlaka ziyaret edin, Arkeoloji Müzesi'ni görün ve Çar Simeon Merkez Bahçesi'ndeki ağaçların altında dinlenin.
Plovdiv'de mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerler:
FİLİBE GEZİ REHBERİ
Knyaz Aleksandar I Caddesi:
Trafiğe kapalı bu uzun alışveriş caddesi, Plovdiv'in kalbi olarak bilinir. Burada dolaşarak alışveriş yapabilir ve şehrin atmosferini hissedebilirsiniz. Knyaz(Prens) Aleksandar I Plovdiv'in ana caddesi olup pastel renkli Barok binalarla çevrilmiş kafeler ve dükkanlarla doludur. 1,75 kilometre (1 mil) uzunluğundadır ve Avrupa'daki en uzun yaya caddelerinden biridir. Tüm caddeyi yürümek isterseniz, Maritsa Nehri üzerinde uzanan kapalı köprüden başlayabilirsiniz. Köprü kendisi dükkanlarla doludur ve nehrin güzel manzaralarını sunar. Uzun cadde her zaman kalabalıktır. Alan canlı ve renkli olup harika dükkanlar ve benzersiz sokak sanatıyla doludur. Burası yerel yaşam temposunun tadını çıkarmak için en iyi yerdir. Gezinizin ilk durağı olarak burayı seçebilirsiniz.

Roma Stadyumu (Philippopolis Stadyumu):
Knyaz Aleksandar I Caddesi'nin bir ucunda yer alan bu 2. yüzyıla ait stadyum, antik dönemin izlerini günümüze taşımaktadır. İkinci yüzyılda inşa edilen stadyum, 240 metre uzunluğunda ve 50 metre genişliğindedir. Ayrıca, 30.000 kişiye kadar kapasiteye sahiptir. Stadyum, çeşitli spor etkinlikleri, oyunlar, atlı araba yarışları, müzik performansları ve daha birçok etkinlik için kullanılmıştır. Stadyumun keşfi 1920'lerde gerçekleşmiş.
Filippopolis Stadyumu, MS 2. yüzyılın başında İmparator Hadrian döneminde inşa edilmiş. Şehrin surlarının kuzey ucunda, Taksim Tepe'nin batı yamacı ile Sahat Tepe'nin doğu yamacı arasındaki doğal arazide bulunmaktadır. Yıllar içinde farklı aşamalarda gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, 1907-1908 döneminde başlayarak, stadyumun güney ucundaki monumental portal yuvasını ve kuzey ucundaki kavisli kısmı (sfendona) ortaya çıkarmıştır. Günümüzün ana caddesi üzerindeki (Knyaz Aleksandar I Caddesi) binaların altında yer alan amfi tiyatro şeklindeki 14 sıra monolitik mermer bloklardan yapılmış ve stilize aslan pençeleri ile süslenmiş koltuklar bulunmaktadır.
Roma Stadyumu meydanında, stadyumun kuzey kıvrımlı kısmı (sfedona) yerinde sergilenmektedir. Tribünlerin (cavea) altında, pisti bir koridorla doğal araziye kazılmış bir tonozlu geçit bulunmuştur. Tonozun üstüne bir oturma yeri inşa edilmiştir. Koridorun kuzeyinde, 2. yüzyılda inşa edilen ve 3. ve 4. yüzyıllarda yenilenen Philippopolis'in sur duvarının bir bölümü bulunmuştur. 4. yüzyılda bu alan antik bir su kemeriyle geçilmiştir. Stadyumun ana girişi, mermer pilasterler ve kabartmalarla süslenmiş taş sütunlar tarafından oluşturulmuştur. Bu sütunlar günümüzde Plovdiv'deki bölgesel arkeoloji müzesinde görülebilir. Pilasterlerde, palmiye dalları ile süslenmiş vazolarının üstünde yerleştirilmiş Hermes'in heykelleri bulunmaktadır. Bunlar, Herakles'e ait özellikleri olan aslan postu, bir topuz ve bir ok kınıyla birlikte sunulmuştur. 1995 yılında Philipoppol Stadyumu, ulusal ve kültürel öneme sahip bir anıt olarak ilan edilmiş.


Cuma Camii (Hüdavendigar Camii):
Erken dönem Osmanlı cami mimarisinin güzel bir örneği olan bu cami, Osmanlı Padişahı I. Murad tarafından yaptırılmıştır. Padişahın lakabı olan Hüdavendigar Camii olarak da bilinir.
Dzhumaya Camii, Balkanlar'daki en eski camilerden biridir; çünkü orijinal caminin 14. yüzyılda bir Hristiyan tapınağının yerine inşa edildiği kabul edilmektedir. 15. yüzyılda Sultan Murad I, o binayı yıktı ve bugün gördüğünüz cami ile değiştirdi. Dzhumaya Camii, Plovdiv'deki ana camidir ve ziyaretçilere açıktır. Roma Stadyumunun kuzey kıvrımının hemen arkasında yer almaktadır.
Plovdiv Old Town: „Старинен Пловдив”
Restorasyon çalışmalarıyla renkli evleri, taş döşeli sokakları ve çiçekli bahçeleriyle ünlü olan Plovdiv Old Town, şehrin en güzel ve tarihi bölgelerinden biridir.
Kapana mahallesine yakın bir alt geçitten Plovdiv'in Eski Şehri'ne girdiğinizde, kendinizi Balabanov Evi yakınında bulacaksınız. Bu muhtemelen şehirdeki en ünlü Canlanma Evi ve sembollerinden biridir. Tipik Bulgar canlanma mimarisi tarzının çok iyi bir örneğidir. Etrafa bakarsanız birçok benzer ev göreceksiniz. Bugün çoğu müze, galeri veya otel olarak hizmet vermektedir. Plovdiv de gezilecek yerleri araştırdığınızda bir çok ev önerileri olacak bu evlerin hepsi old townda konumlanmakta.

Hisar Kapia (Hisar Kapısı):
Plovdiv Old Town içinde yer alan bu görkemli kale kapısı, şehrin tarihi savunma yapılarından biridir.Orijinal kapı 2. yüzyılda inşa edilmiştir.
Hisar Kapia, Plovdiv'deki en ünlü tarihi kapılardan biridir. 11. yüzyıla dayanan bu kapı, antik Plovdiv'in üç giriş kapısından biridir. Osmanlı döneminde Plovdiv, imparatorluk için iç şehir haline gelmiş ve artık surlara ihtiyaç duymamıştı. Bu nedenle, bu dönemde, kapının etrafındaki eski taş duvar kalıntılarına canlanma evleri yerleştirilmiştir.
Ayrıca, bu bölgede bulunan Kîyumdzioglu Evi, Plovdiv'in Etnografya Müzesi olarak hizmet vermektedir. Bu ev, geleneksel Bulgar yaşam tarzını ve kültürünü yansıtan değerli bir müze koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi atmosferi ve etnografik zenginliğiyle bu ev, ziyaretçiler için ilginç bir durak noktasıdır.

Plovdiv Etnografya Müzesi:
Hisar Kapının yanında koyu renkli görkemli bir Canlanma dönemi evi görüyorsunuz. Bu, Plovdiv'in Etnografya Müzesi olan Kîyumdzioglu Evi olarak da bilinir. 1847 yılında inşa edilen bu bina, bugün şehrimizin en güzel mekanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Plovdiv Old Town içinde yer alan bu müze, tarihi bir evde halk kültürü ve geleneksel el sanatlarıyla ilgili zengin koleksiyonlara ev sahipliği yapmaktadır. Bu müze, Rönesans tarzında inşa edilmiş 150 yıllık bir binada yer almaktadır. Sakin bir bahçe ile çevrili olan müze, mobilyalar, giysiler ve halılar gibi kültürel artefaktlar aracılığıyla 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına kadar Bulgar yaşamını anlatmaktadır. Koleksiyonunda 40.000'den fazla öğe bulunduğu için görülecek çok şey var! Giriş ücreti 6 BGN'dir.



Antik Tiyatro (Ancient Theatre of Philippopolis):
Plovdiv'un en ikonik simgesi antik tiyatro 1. yüzyılın sonunda, 2. yüzyılın başında inşa edildi. Günümüzdeki Plovdiv, bir zamanlar antik Roma şehri Philippopolis'in bulunduğu yerde yer almaktadır ve tiyatronun büyük kalıntıları şehir merkezinin kalbinde yer almaktadır. 28 sıra mermer koltukları bir zamanlar 6.000 kişiyi ağırlayabiliyormuş ve tiyatro, müzik etkinlikleri, şehir toplantıları ve gladyatör dövüşleri gibi atletik gösteriler için kullanılmış. Geniş kalıntılar sadece 1970'lerde bir toprak kayması sonrasında keşfedilmiştir. Yapıyı tamamen ortaya çıkarmak için yaklaşık 4.5 metre toprak çıkarılmış. Plovdiv Old Town'da yer alan bu antik tiyatro, Roma döneminden kalma en iyi korunmuş tiyatro örneklerinden biridir. Günümüzde tiyatro, drama, müzik ve opera performansları için bir sahne olarak kullanılmaktadır. Alanı ziyaret etmek için 5 BGN ödeyerek tur yapabilirsiniz.


Tzar Simeon Parkı:
Şehir merkezinde bulunan bu park, dinlenmek ve doğa ile iç içe vakit geçirmek için ideal bir mekandır. Bu kusursuz yeşil alan, Plovdiv'in ana caddesindeki yoğun alışveriş alanından kaçmak için mükemmel noktadır. Parkın ortasında Tanrıça Demeter'in restore edilmiş bir çeşmesi ve Viyana tarzı bir pavilyon bulunmaktadır. Göl üzerindeki ''Singing Fauntains'' her Perşembe, Cuma ve Cumartesi akşamı saat 21:30'da su efektleriyle ışık gösterisi sunar.

Kapana Bölgesi:
Sanat galerileri, kafe ve restoranlarla dolu olan Kapana Bölgesi, modern sanat ve yaşamın kalbinin attığı bir bölgedir.
"Kapana" ; tuzak anlamına gelir. Osmanlı dönemine dayanan Kapana, bir zamanlar tüccarların ve zanaatkarların merkezi idi, günümüzde ise popüler restoranlar, kafeler, sokak sanatları, barlar ve galerilerle dolu sanatsal bir mahalle haline gelmiştir. Bölgenin büyük bir kısmı trafiğe kapalı olduğu için rahatlıkla gezebilirsiniz.
Nebet Tepe:
Old Town'ın zirvesi. Osmanlı döneminde nöbet tepesi olarak kullanılan Nebet Tepe, günümüzde 4000 yıllık kalıntılarla kaplı bir tarihî mekandır. Yaklaşık 6.000 yıl önce kurulan antik şehrin bulunduğu üç tepeden biridir. 2023 yılı itibarıyla, tepede bulunan kalıntıları daha fazla incelemek amacıyla devam eden arkeolojik çalışmalar nedeniyle ziyarete kapatılmıştır. Kompleksin kökeni hakkında şu anda iki teori bulunmaktadır. Birinci teori, şehrin korunması için oluşturulmuş bir kale olduğudur. İkinci teori ise tepenin zirvesinde bir kraliyet kompleksi ve dini bir merkez bulunduğudur.
Nebet Tepe'deki Trak yerleşimi M.Ö. 342 yılında Makedonyalı Philip tarafından fethedilmiş. Şehri kendi adıyla "Philippopolis" olarak adlandırılmış. O dönemde şehir önemli ölçüde büyüdü ve Trakya bölgesinde önemli bir siyasi ve ekonomik merkez haline geldi. Milattan sonra 1. yüzyılda, şehir Roma İmparatorluğu'nun sınırları içine dahil edildi. Romalılar ona "Trimontium" adını verdiler, bu da "üç dağ" anlamına gelir. Bu isim, eski şehrin bulunduğu üç tepe kümesini - Nebet Tepe, Dzhambaz Tepe ve Taksim Tepe'yi - tanımlamak için kullanılmıştır.
Roma döneminde şehir daha da genişledi ve bir metropol alanı ve bölge merkezi haline geldi. O zamanlar, şehir günümüzdeki ana cadde ve meydana ulaştı, burada Roma stadyumu ve Roma forumu bulunmaktadır. Ancak, Nebet Tepe Osmanlıların 14. yüzyılda Balkan Yarımadası'nı istilasıyla birlikte kaleden bir parça olarak önemli bir rol oynamaya devam etti. Aslında "Nebet" adı, Türkçe "nöbetçi" anlamına gelir. Bu nedenle, bu alanın Antik Çağ ve Orta Çağ'da şehrin koruyucularının bulunduğu Nöbetçi Tepesi olduğuna inanılmaktadır. Tepede bulunan önemli bir bulgu, 350 m3 hacme sahip bir su rezervuarıdır.
Lamartine House:
Bu ev, Plovdivli tüccar Georgi Mavridi'ye aitmiş. İki katındaki salonlar ve odalar, ahşap oymalı tavanlarla dekore edilmiş ve "alafranga" olarak adlandırılan süslemeler veya manzara nişleri ile süslenmiştir. Fransız diplomat Alphonse de Lamartine'in(Fransa'nın eski dış işleri bakanı) 19. yy da bu evi ziyaret etmiş. Böylece, ünlü Fransız'ı anan levha ile birlikte, Georgi Mavridi'nin evine Lamartine Evi denildi.
Bu bina, Bulgaristan topraklarında Lamartine'in kaldığı tek yer değildir. Ancak, Lamartine'in, Bulgarların özgürlüklerine tamamen hazır ve layık olduklarını resmi olarak ilan ettiği ilk Fransız diplomatın anısını korumak amacıyla; yangınlar, depremler sonrası sağ kalan tek bina olduğu için bu binaya ismini vermişler.
1989'da ev, Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından ziyaret edildi. 1960 yılında evde Lamartine için bir müze sergisi açıldı.

PLOVDİV GÜZEL SANATLAR GALERİSİ
Bu galeri old town bölgesinde yer alıyor. Günümüz çağdaş sanat ressamlarından Georgi Bozhilov eserleri sergilenmekte. Eserlerini çok beğendiğim için gezmenizi öneririm.

Church St.Bogoroditsa
Assumption of the Holy Virgin Church, üç tepedeki en eski kiliselerden biridir. Muhtemelen daha eski bir tapınağın yerine inşa edilmiştir.
Plovdiv Hristiyan topluluğunun 19. yüzyıldaki artan ekonomik gücü ile, vatandaşlar eski kiliselere bakım yapmasını sağlamış. Bulgaristan'ın Kurtuluşu'ndan sonra, Rusya'da o dönem oldukça moda olan Klasikçi tarzda, mimar Joseph Schnitter tarafından katedralin batı kapısında bir çan kulesi tasarlandı ve inşa edildi. Yapının cephesine, Bulgaristan'ı kurtaran Rus birliklerine bir minnet ifadesi olarak bir yazıt yerleştirilmiş. Kilisenin doğusunda, Plovdiv Başpiskoposları Panareth Nathaniel ve Maxim'in gömüldüğü eski bir mezarlık bulunmaktadır.

Aziz Dimitri Ortodoks Kilisesi
Temsilci bölümünde, tüm odalar zengin bir şekilde dekore edilmiş çok renkli mozaik tabanlara sahiptir ve bu mozaiklerin antik sembolizmi ve kutsallığı korumuştur. Bu mozaikler iç avlu etrafında yer almaktadır. Mozaik tabanlar, antik dönemden erken Hristiyan dönemine geçişi işaretler ve Doğu Akdeniz'in erken Hristiyan desenlerini ve geleneklerini sunan yerel bir mozaik atölyesinin eseridir. Binanın adı, kadın figürünün her iki yanındaki yazıttan türetilmiştir. "Eirene" barışın Hristiyan sembolünü temsil etmektedir."Eirene", Yunan mitolojisinde "ilahi barış" anlamına gelir. Yunanlar ona "Irene" veya "Irina" derler ve o Zeus'un ve Themis'in kızıdır. Eirene genellikle boynuzlu bir bereket (cornucopia) taşıyan genç bir kadın olarak tasvir edilir.
İmparator I. Constantine, bilgelik (Sofia), güç (Dinamik), ve barış (İrene) adanmış üç Konstantinopolis kilisesini inşa etmiş. Hristiyanlar tarafından 5 Mayıs'ta kutlanan azize Irene böylece hayat bulmuş."Eirene" yazılı kadın mozaik resmi, 4. yüzyıl sonrasında Bulgar topraklarında bulunan bu türdeki ilk resimdir. MS 4. yüzyılın sonrasında, Eirene konut binası bazilika kompleksinin bir parçasıydı ve buradan başlayan bir sokak, büyük bazilikanın ana girişine bağlanıyordu. Eirene konut binası, MS 4. yüzyılın sonundan itibaren bu şekilde varlığını sürdürdü ve bu süre zarfında birkaç kez restore edilmiş.

Filibe Metropolü ( Пловдивска митрополия):
Plovdiv'deki Plovdiv Mitropolisi, Bulgar Ortodoks Kilisesi'ne bağlıdır ve Filibe şehrindeki en önemli Ortodoks Hristiyan yapılarından biridir. Plovdiv Metropoliti, bölgenin dini lideri olarak hizmet verir ve kilisenin yönetimini sağlar. Bu mitropoli, bölgedeki Ortodoks Hristiyan cemaatine hizmet eder ve dini etkinliklerin merkezi konumundadır. Mitropoli binası, Plovdiv'in tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır ve şehrin dini ve kültürel yaşamında önemli bir rol oynamaktadır.

Klianti House
Klianti Evi, antik Plovdiv'in mimari ve tarihi rezervindeki Bulgar Rönesans dönemine ait en eski ahşap çerçeveli konut binalarından biridir. Zengin dekoratif süslemeleri etkileyicidir ve iki kat arasındaki geçiş boşluğu, rezervin bölgesi olarak kabul edilir. İlk sahibi olan yün kumaş tüccarı Klianti'nin adını taşımaktadır. 1945 yılında ulusal bir eski eser ilan edildi ve 1995 yılında ulusal öneme sahip bir mimari ve sanat eseri olarak kabul edilmiş. Binanın araştırılması ve restorasyonu 1971 yılında başlamış. Birkaç aşamadan geçmiş ve 2017'de ev yılın binası ödülüne layık görülmüş.
Çalışma saatleri
Nisan- Ekim 9am-6pm
Kasım -Mart 9am-5.30 pm

FİLİBE DE NE YİYELİM?
HAPPY GRİLL BAR
Bu restoranlar bizim happy moons tarzı şehrin bir çok noktasında var , iç tasarımı çok sık ve yemekler lezzetli. Menüde yiyecekler ingilizce açıklamalarıyla yazıyor. Ben enchilada yedim ve lezzetliydi. Öğlen ve akşam yemeği için tercih edebilirsiniz.

Hans & Gratel

Şekerleme almak isterseniz çok tatlı bir dükkan Knyaz Alexander I caddesi üzerinde bulunuyor.
Mekan Önerileri:
Afreddo ( tatlı için)
Philippolis restoranı (Akşam yemeği)
PLOVDİV DE ULAŞIM
Şehirdeki tek halka açık toplu taşıma seçeneği otobüslerdir. Sofya'ya kıyasla Plovdiv daha küçük bir şehir olduğu için iç tramvay veya metro ağı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, şehirdeki otobüsler oldukça düzenli bir şekilde çalışmaktadır. Çalışma saatleri , 5:30-6:00 civarında ilk otobüsler sefere başlar ve saat 22:00-23:00 arasında (mevsime ve haftanın gününe bağlı olarak), en son otobüsler çalışmaya devam eder. Bilet fiyatı 1 leva (0,50 €) olup biletleri otobüste satın alabilirsiniz.
Plovdiv'deki otobüslerin tam ve detaylı listesi ile güzergahları ve saatleri (İngilizce olarak) için bu web sitesini ziyaret edebilirsiniz: https://www.eway.bg/en/cities/plovdiv/routes.
Moovit uygulamasını kullanabilirsiniz. Yine de, hatasız olmadığını unutmayın.
SON OLARAK :ÖNERİLER
Filibe'de de Sofya da olduğu gibi free walking turları mevcut , şehrin tarihini keşfetmek için bu turlara katılabilirsiniz. Link :https://freeplovdivtour.com/
Ücretsiz Plovdiv Turu, Plovdiv'in ana Belediye Binası'nın önünde (1 Stefan Stambolov meydanı) başlar. Burada, binanın önündeki bahçede veya bayraklarda, Plovdiv'in arması ve motto'sunu bulabilirsiniz.
Tek başınıza gezmek isterseniz sizler için , Filibe gezi rotası önerimiz;
1.durak: Filibe Roma Stadyumu
2. Dzhumaya Camii
3. Kapana Bölgesi
4. Old Town Filibe
5. Hisar Kapısı ve Filibe Etnografya Müzesi
6. Nebet Tepe
7.Constantine and Helena Kilisesi
8. Antik tiyatro
Şehrin tarihi ve gezilecek noktaları ile ilgili incelemek isterseniz linki de inceleyebilirsiniz:
Her gezginin keşfettiği her şehir, sadece o kentin değil, aynı zamanda tüm insanlığın zengin mirasını yansıtır. Her köşesi, her sokağı, her yapı, bir zamanlar yaşanmışlıkları ve hikayeleriyle doludur. Bu yüzden seyahat etmek sadece yeni yerler görmek değil, aynı zamanda insanlığın ortak geçmişini ve çeşitliliğini anlamak için bir fırsattır. Her seyahat, yeni bir pencere açar ve bizi daha geniş bir bakış açısına sahip olmaya davet eder.
Haydi, keşfetmeye devam edelim ve dünyayı daha iyi anlayalım
Comments